Zamanımızın %90’ını kapalı ortamlarda geçirdiğimiz için iç ortam şartlarının insan sağlığına çok büyük ve önemli bir etkisi var.
Yemek yerken, uyurken, çalışırken, kısacası yaşarken günlerimizi geçirdiğimiz; evlerimizde, ofislerimizde, spor salonlarımızda, sinemalarda, tiyatrolarda ve restoranlarda bulunan hava, dışarıdan gelen taze havanın 5 katıdır ve evlerdeki en kirli odalar çocuk yatak odalarıdır. (İrina Gülay, PhD of Economy / ATC Air Trade Centre Corporate Marketing Executive)
İçerideki hava nasıl bu kadar kötü oluyor?
Havalandırılmayan bir odadaki 1 litre havanın içerisinde, her biri 0.5 mikron büyüklüğünde olan 300.000 adet toz partikülünün biriktiği tahmin edilmektedir. Havalandırılmayan bir ortamda bu tozların yalnızca %25’ i soluk ile birlikte dışarıya atılmakta, geriye kalan partiküllerin tamamı bronşlarımıza yerleşmektedir. Yaklaşık olarak 1.5-2 litre hava soluduğumuzda, bu esnada solunum sistemimizde 400.000 adet mikro toz ve aerosol partikülü tutulur.
Kalitesiz iç ortam havası bizi fiziksel ve psikolojik olarak olumsuz etkiler. Astım, solunum hastalıkları, kalp hastalığı ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı insidansını arttırır. Nemli veya küflü mekânlarda kişilerin astım hastası olma olasılıkları %40’ın üzerindedir. (BBC NEWS TÜRKÇE 22 Ocak 2019)
‘Temiz Hava Hakkı Platformu’nun, ‘Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” isimli 2016 – 2018 yıllarını kapsayan raporu, hava kirliliğinden kaynaklanan önlenebilir can kayıplarına odaklandı. Rapora göre, hava kirliliği nedeniyle en fazla ölümün yaşandığı ilk üç il İstanbul, Bursa ve Ankara. Rapor, ülkemizde 81 ilin yarısından fazlasının kirli hava soluduğunu gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği temiz hava değerlerini karşılayan tek il ise Ardahan. (Sabah.com.tr 12.11.2019 )
“Astım ÇOCUKLARDA yüzde 90 alerjik kökenli olup, bazen alerjik bronşit olarak da adlandırılmaktadır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde alerji en çok EV TOZU AKARINA VE MİTE ’a karşı gelişmektedir. ! Besin kaynağı olarak insan deri döküntüleri, dökülmüş kıl, saç ve küfleri kullanırlar. 1 gram deri parçası bile 1 milyon ev tozu akarının beslenmesi için yeterlidir.
Yaklaşan Tehlike
Okullar açılıyor, şehirler kalabalıklaştı, hava kirliliği arttı, havalar soğudu. Kalabalık ortamlarda daha fazla bulunmaya başladık. Güneş ışınlarının azalması, soğuk hava, rüzgar, hava kirliliği, okullarda ve kapalı ortamlarda daha fazla bulunma gibi faktörler sonbahar-kış hastalıklarının ortaya çıkmasını ve alerjik tabloların tetiklenmesini artırıyor. Okul çocuklarında en sık görülen hastalıkların başında solunum yolu enfeksiyonları gelir.
Astım akciğer içi hava yollarında daralmaya neden olan ve alevlenmeler (ataklar) ile seyreden müzmin (kronik) bir akciğer hastalığıdır. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Başkanı Bülent Şekerel, dünyada 350 milyon, ülkede ise 7 milyon kişiyi etkileyen astımın görülme sıklığının son 40 yılda iki kat arttığını bildirdi.
Astımlı hastaların yaklaşık yüzde 60’ında, hatta bazı bölgelerde yüzde 80’inde alerji vardır. BU HASTALARDA SOLUNUM YOLLARINDAKİ İLTİHAP DAHA ÇOK ALERJİK ÖZELLİKTEDİR. EV TOZU AKARLARI, ÇAYIR, YABANİ OT VE AĞAÇ POLENLERİ, KÜF MANTARLARI, EVCİL HAYVANLAR EN SIK KARŞILAŞILAN ALERJENLERDİR. Alerjisi olan astımlı hastalar, alerjik oldukları maddelerden mümkün olduğunca uzak kalmalıdır.” Yapılan araştırmalarda hastaların ilaçlarını doktorunun önerdiği şekilde kullanmasının, sigarayı bırakmanın ve solunan ortam havasını temiz tutmanın astımın kontrolünü kolaylaştırdığı gösterilmiştir.
İBADETHANE VE OKULLARDA YAPILAN ARAŞTIRMALAR
İç ortamda gerçekleştirilen ölçümlerden bir tanesi de Ocak [3] tarafından cami içerisinde cuma namazı esnasında gerçekleştirilen PM2.5 ölçümleridir. Yapılan ölçümler caminin havalandırmasının yetersiz olduğunu, namaz kılmaya gelen kişi sayısı ile paralel olarak artan partikül madde kirliliği olduğunu göstermiştir. [ Ocak, Y., et al., Exposure to particulate matter in a mosque. Atmospheric Environment, 56: p. 169-176, 2012. ]
Keskinoğlu ve Keskin , İstanbul‘da yer alan 5 ilkokulda iç ortam PM10 ve PM2.5 seviyeleri ve elemental kompozisyonu incelenmiştir. Ölçüm sonuçlarına göre, PM10 konsantrasyonlarının trafik yoğunluğuna göre 27.9 ila 289 μg/m3 arasında değişkenlik gösterdiği tespit edilmiştir. İnceleme yapılan yüksek trafik akışına sahip yolun kenarında bulunan dört okulda ölçülen PM seviyeleri DSÖ tarafından belirlenen limit değerlerin üstüne çıkıldığı görülmüştür. [Ekmekcioglu, D. and S.S. Keskin, Characterization of indoor air particulate matter in selected elementary schools in Istanbul, Turkey. Indoor and Built Environment, 16 (2): p. 169-176, 2007. ]
Çin’de yapılan yeni bir araştırma, hava kirliliğinin zekayı ciddi oranda azalttığına işaret ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 91’i hava kirliliğinin tehlikeli seviyede olduğu bölgelerde yaşıyor. (BBC News Türkiye 28 Ağustos 2018 )
Yapılan birçok epidemiyolojik çalışma ile partiküller maddeden kaynaklanan hava kirliliği seviyesi ile solunum yolları hastalıkları, akciğer, kardio ve solunum yolu problemleri nedeniyle hastanelere başvuru ve ölüm vakaları arasında ilişki tespit edilmiştir [Karakaş, B.; Güllü G., (Temmuz 2013), “Evlerde İç Ortam Partikül Madde Boyut Dağılımı ve Konsantrasyonlarına Etki Eden Faaliyetler‖, Hava Kirliliği Araştırmaları Dergisi, Cilt 2, Sayı 3, 74-102. ]
2005 yılında okullarda iç hava kalitesi üzerinde bir çalışma yapan Coşkun ve arkadaşları yaptıkları ilk ve son ölçümler arasında farklılıkların olduğunu tespit ederek; iç hava kalitesinin standartlara uygun hale getirilmesi için okul binalarının inşasından, kullanılan malzemeler, çevresel etkenler ve binaların kullanımına yönelik öneriler sunmuşlardır [6]. Aslan ve arkadaşları (2009) ise ilköğretim okullarında bina-içi hava uçucu organik madde derişimleri, derslikler ile anasınıflarının karşılaştırmasını yaptıkları araştırmalarında, okullarda sınıflar ile anasınıflarının karakter itibariyle farklılıklar arz ettiğini ve anasınıflarında ölçülen toplam uçucu organik bileşik (UOB) derişimlerinin dersliklerde ölçülenlerden yaklaşık olarak iki kat daha yüksek olduğunu tespit etmişlerdir [7]. İlköğretim okullarında bina içi hava kalitesi ile ilgili sağlık semptomlarını araştıran Turan ve arkadaşları (2009), alerji ile astımın en sık gözlemlenen sağlık sorunları olduğunu, bina içi hava kalitesine bağlı olabilecek sağlık semptomları arasında sinus tıkanıklığı ve göğüs sıkışmasınının yer aldığını belirtmişlerdir [Turan, D., Kocahekimoğlu, C., Kavcar, P. ve Sofuoğlu, S. C., 2009, “İlköğretim Okullarında Bina İçi Hava Kalitesi ile İlgili Sağlık Semptomlarının Yaygınlığı”, IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, Sempozyum Bildirisi, 707- 714, 2009.].
Konuyla ilgili yurtdışı literatürüne bakıldığında, sınıflarda formaldehit (HCHO), uçucu organik bileşikler (VOCS) ve partikül maddeler (PM10) gibi kirleticilerin bulunduğu ve bu kirleticilerin seviyelerinin çocukların sağlığı için zararlı olduğu ve okullardaki iç hava kalitesinin çocukların hem sağlık hem de okul başarılarını etkilediği saptanmıştır [Carrer, P., Bruin, Y.B.D., Franchi, M. and Valovirta, E., “The Efa Project: Indoor Air Quality In Europen Schools, In: H. Lewin (Ed.)”, Proceedings of Indoor Air, 2: 794-799, Santa Cruz, California, 2002. ], [Daisy, J. M., Angell, W. J. and Apte, M. G., “Indoor Air Quality, Vantilation And Health Symptoms In Schools: An Analysis of Existing Information”, Indoor Air, 13: 53-64, 2003], (Carrer et al., 2002; Daisy et al., 2003).
Yine yapılan çalışmalarda sınıflara hayvanlardan gelen alerjenlerinde bulunduğu ve bunların ev aracılığıyla sınıflara taşındığı ayrıca yüksek miktarda toz-mayt alerjenlerin varlığı da tespit edilmiştir [Rutherford, S., 2000, “İndoor Quality and Influence of House Dust Mites, Cock-Roaches And Pets, In: Commonwealth Department of Health and Aged Care (Ed.)”, Indoor Air Quality a Report On Impacts and Managenet Options, Canberra, 59-69, 2000.]